Anasayfa    Özgeçmiş    Yazılar    Fotoğraflar    Yorumlar    Duyurular    İletişim      

OSMANLI VE YAHUDİ ETKİSİNİN HİSSEDİLDİĞİ BUDAPEŞTE

   OSMANLI VE YAHUDİ ETKİSİNİN HİSSEDİLDİĞİ BUDAPEŞTE



OSMANLI VE YAHUDİ ETKİSİNİN HİSSEDİLDİĞİ BUDAPEŞTE
Orta Avrupa’nın Tuna nehri kıyısındaki en turistik ve sanatsal şehirlerinden biri olan Budapeşte’yi görmeyi ne zamandır istiyordum.
Kızım Meriç Amerika’dan geçici görevle İsveçre’ye gelince Budapeşte’de buluşmak için anlaştık. Havaalanında buluşup merkezden kiraladığımız ortası avlulu tipik bir Macaristan apartmanının bir dairesine yerleşir yerleşmez kendimizi sokaklara attık. Evimiz Avrupa’nın en önemli Büyük Sinagog’un sokağında idi ve apartmanın altında bir koşer market (radikal yahudilerin kullandıklar Musevi şeriatına uygun malzemeler) vardı.
Tipik bir Peşte sokağı


Buda ve Peşte şehirlerinin birleşmesiyle Macaristan’ın başşehri bu adı almış. Buda dağlık bir alanda Peşte ise Tuna nehrinin iki kenarında düzlük bir alana yerleşmiş. Buda’da bol miktarda termal su olduğu için Türklerden kalma hamamlar, otellerin çok şık termal havuzları var.

OSMANLININ BUDAPEŞTE ETKİSİ
1525 tarihinde Osmanlı Mohaç savaşıyla Buda’yı talan ederek ele geçiriyorlar. 1686 ya kadar şehri yönetiyorlar. Pek çok hamamın yanında mevcut kiliseleri de camiye dönüştürüyorlar. O sırada bölgede iki önemli hanedan var. Macar ve Habsburg hanedanları . Buda’yı geri almak için Osmanlı ile Habsburglar savaşında şehir çok fazla hasar görüyor ve harabeye dönüyor. Kirali ve Rudas hamamları, Osmanlı mezarları ve Gül baba türbesi o zamandan kalanlar. Camileri de tekrar kiliseye döndürmüşler ancak bazılarında kıbleye bakan mihraplar kalmış.

Osmanlılardan sonra belediye, meclis binası ve bazı kiliseler inşa edilmiş . Macarlar Rusya’nın desteği ile Habsburg hanedanını yenerek bölgeye hakim oluyorlar. 1867 de Macarlar ve Habsburglar anlaşarak iki şehri birleştiriyorlar.
SOVYETLER BİRLİĞİ DE ACI GETİRİYOR
Macaristan önce Avusturya sonra Nazi Almanyası altında savaşa girip kaybedince topraklarının büyük bir kısmını kaybediyor ve 1945 Yalta anlaşması ile Sovyetler birliğinin kontrolüne giriyor. Ve Stalin zamanında çok eziyet ediliyor 1956 daki isyan da Sovyet tanklarıyla acımasızca bastırılıyor ve ancak 1989 yılında egemenliğini kazanıyor. Bu zulmü sembolize eden zincirlerden oluşan bir heykel şehrin en büyük caddesinde sergileniyor.
Sovyetler Birliğinin baskısını simgeleyen zincirler anıtı

Ayrıca çeşitli yerlere ama özellikle köprülere asılan renk renk kilitleriyle aşklarını tescillemek isteyen sevgililer bu ‘aşk sembollerini’ asıyorlar. Şehir Orta Avrupa’nın en büyük sanat ve kültür merkeziymiş. Sokaklarda yürüdükçe bu duyguyu hissetmemek mümkün değil. Pek çok müze yanında (kiliseleri saymıyorum. Zira bazı kiliselerin de giriş ücreti var.) opera, parlamento binalarını da müze gibi gezebilirsiniz. Özellikle parlamento binasında çok sıra olduğu için gezmek için internetten sıra alabilirsiniz.
Zincir Köprüsü


BUDAPEŞTE KÖPRÜLERİ
Tuna nehrinin iki yanını bağlayan 5 tane köprü var. Bunlardan en eskisi 1849 yılında taş ve dökme demirden yapılan girişinde aslan başları bulunan zincir köprüsü.
Budapeşte’nin ikinci en eski köprüsü olan, Margaret Köprüsü, Pest’i Margaret Adası’yla Buda’ya bağlayan bu köprüde 4 Kasım 1944’te açıklanamayan bir patlama olunca yüzlerce kişi hayatını kaybetmiş.
Budapeşte’nin en kısa köprüsü çevresinde bolca üniversite bulunan özgürlük köprüsünün rengi yeşil.

İkinci Dünya Savaşı sırasında tahrip edildikten sonra, şehirde yeni bir tarzda yeniden inşa edilen tek köprü de Elizabeth köprüsü.
BUDAPEŞTE’DE HAYAT
Evden çıkıp şöyle bir keşif yapalım deyince ana caddeye çıkar çıkmaz buranın en meşhur yerlerinden biri olan Newyork Palace Cafe karşımıza çıkıyor. Hemen içeri dalıyoruz. Muhteşem süslü bir bina ama öyle gideyim deyince randevun yoksa hemen hemen her yerde sıra beklemen gerekiyor.
Newyork Palace Kafe


Bu kafenin tarihi yapısı hiç bozulmamış ve inanılmaz bir şık görünümü var. Öğleden sonra olduğu için pasta ve yanında beyaz şarap içerken bir de müzik başlamasın mı? Yeme de yanında yat durumu.
Newyork Palace Kafe

Akşam yemeği yediğimiz her yerde saat 8 gibi müzik başlıyordu. Bir gece gittiğimiz yahudi lokantasında saat 8 de müzik başlamayınca ben şımardığımdan homurdanmaya bile başladım.
Lado restoranda bir yandan yemek yerken bir yandan caz dinliyorsunuz.


İlk akşam gittiğimiz Lado kaldığımız evin sokağındaydı ve altı kişilik bir caz orkestrası müzik yapıyordu. Maziltov ve Zeller diğer akşam yemeklerini yediğimiz lokantalardı. Sabah kahvaltısının birini yaptığımız sokağımızdaki London Society Coffe ve parlamento civarındaki öğle yemeği için gittiğimiz Hungarikum Bistro da çok güzeldi. Ayrıca Gerbeaud Pastanesi‘nin iç dekarosyonu da eski ve çok güzel.
Gerbeaud Pastanesi

Bu pastane kek ve hamur işi ürünleri ile meşhur ve şu anki tarifleri de orijinale uygun yapılıyormuş. İçerisi mermer ve göz alıcı duvar kaplamalarıyla dekore edilmiş ve aynı anda 300 müşteriyi misafir edebilecek kadar geniş bir alana sahip.

Ruin Barda bulanan pek çok bardan birinin girişi

Kazinkcy caddesinde eski binalardan birinde Ruin bar diye inanılmaz keyifli bir mekan var. Bir akşam yemek sonrası oraya uğradık . geniş bir avlu çevresinde iki katlı eski bir binada ve 25-30 tane kadar değişik dekorda mekan var ve güzel müzik var. İçerisi inanılmaz kalabalıktı. Aynı sokakta geniş bir avlunun içerisinde küçük dükkanlarda yiyecek satan bir mekan daha vardı.
Gozdu Udvar Holü


Ayrıca Gozdu Udvar denen bir avlunun içinde inanılmaz dekarasyonları olan lokanta ve barlar da görülebilir.
Meriç kahvaltı edeceğimiz , yemek yiyeceğimiz çok özel yerler buluyordu. Oraya özel olan çok özel yerlerde yemeklerimizi yedik.
Kafe ve büyük mağazaların olduğu trafiğe kapalı Vaci caddesinin sonuna doğru yürürseniz çok güzel bir binada olan Merkez Pazar haline ulaşıyorsunuz.
Kapalı Pazar Binası

Zaten bu şehrin her yeri olağanüstü güzel, heykellerle süslü binalarla donatılmış. Halde her türlü yiyecek, içecek ve hediyelik eşya bulabildiğiniz gibi üst katta da lezzetli Macar yemeklerinin satıldığı ayaküstü takılabileceğiniz lokantalar var. Dönüşünüzü Tuna nehri kenarından yapabilirsiniz. Bizim kadar yürümek istemiyorsanız nehir boyunca giden 2 no.lu sarı tramvayı da kullanabilirsiniz.

BUDA BÖLGESİ
Şehrin en turistik bölgesi olan Buda kalesine iki yolla çıkabilirsiniz. Biri teleferik, ikincisi ise tepenin üç değişik yerinde duran ve in bin yapabileceğiniz siklo denen küçük arabalar. Bunları tercih etmek daha kullanışlı . yorulduysanız duraklar arası in bin ücretin içinede.
Kraliyet Sarayı


Kalenin önemli görülecek yerleri içi müze olan ve savaşlarda pek çok kez yıkılıp 2. Dünya savaşından sonra tekrar yapılan kraliyet sarayı ve bahçesinde ki Mathias çeşmesi, Mathias kilisesi . Ayrica keyifle şehri seyrederken kahve içebileceğiniz Balıkçı Tabyası, Buda kulesi gibi tepeden şehri görebileceğiniz mekanlar var.
Mathias Çeşmesi

Mathias Kilisesi


Mathias kilisesine giriş ücreti ile giriliyor.13. yy da yapılmış ancak savaşlarda yıkılmış, Osmanlı işgalinde camiye çevrilmiş ve Cizvit rahipleri 19. Yy da son barok halini veriyorlar. Macar Krallarının bir çoğunun taç giyme törenleri burada yapılmış ve kilise bir çok lahit ve hazineye de ev sahipliği yapıyor.
Balıkçı Tabyaları


Budapeşte’nin en büyük kilisesi olan Szent Istvan Bazilika’nın kulesine çıkıp şehri tepeden görebilirsiniz.
Szent Istvan Bazilikası


Şehri tepeden görmenin diğer bir yolu da Gellert tepesine çıkarak olabilir. Tepeye Elizabeth köprüsünün ucundan çıkabiliyorsunuz. İlk önce Macaristan’da hrıstiyanlığın yayılmasında önemli bir rolü olan aziz Gellert’in heykeli var. Biraz daha yukarı tırmanınca Gellert Tepesi‘nde bulunan şehrin her yerinden görülen Citadella ya da özgürlük heykeli 1947 yılında Macar Heykeltıraş Kisfaludi Strobl tarafından şehrin Sovyet Güçleri tarafından Nazi işgalinden kurtarılması şerefine dikilmiştir.
Özgürlük heykerli


. Heykelin bir yanında kötülüklerin ve şeytanın ezildiğini gösteren bir heykel sağ tarafta ise ilerleme ve yükselişi gösteren bir heykel var.
Komünizm dönemine ait birçok yapı tahrip edilmesine karşın bu anıta dokunulmamış. Heykelin üzerine ıslak battaniye örtülerek başında 3 gece mum yakıp dualar eden Macar halkı bu şekilde anıtın komünizmden arındığına inanmıştır.(!)
Özgürlük heykeli


Tepeden aşağıya inince mağara kilise ile karşılaşıyorsunuz. Sovyetler birliği zamanında kilise kapatılıyor ve ancak 1989 da tekrar açılıyor. Burası da giriş paralı bir dini mekan.
Mağara Kiliese

İç içe geçen dua odaları son derece sade ancak bir odada inanılmaz ahşap oymalı mobilyalar var.
Mağaranın karşısında Gellert oteli ve termal havuzları var. Sauna, açık kapalı termal ve normal havuzların olduğu çok güzel mermer dekorasyonu olan bu havuzlarda sefa yapmak da pek keyifli oluyor.
Gellert Kaplıcası


BUDAPEŞTE VE YAHUDİLER
Giriş bedeli olan diğer bir dini mekan da Avrupa’nın en büyük sinagogu Büyük Sinagog ya da Dohany Sinagog . Sinagog da belli saatlerde rehberlik hizmeti veriliyor.
Sinagog

Bizim rehberimizde sevimli genç bir Yahudi idi. 1859 senesinde Pest’te yaşayan 30,000 kişinin 2000’e yakını Yahudi imiş. Sinagogda erkek ve kadınlar ayrı ayrı oturuyorlar. 1500 erkkek,1500 de kadın için oturma yerleri var. Yahudilerin kutsal kitabı olan Tora ön tarafta bir dolabın içinde tutuluyor ve dolabın üzerinde Musa’nın 10 emrinin ilk kelimeleri bulunuyor.
Sinagogdaki mezarlar


Avrupa’da en fazla Yahudi cemaatı Macaristandaymış. 1944 yılında Almanlar ülkeyi işgal edince daha önceden başlayan 30 bin civarındaki yahudinin katledilmesi yetmiyor, Yahudi düşmanlığı son haddine ulaşıyor ve 500 bin kişi toplama kamplarına gönderiliyor.
1939 sinogog bombalanıyor ve ahır, depo olarak kullanılıyor ancak 1991 de tekrar onarılıyor. Emre Varga isimli Yahudi olamayan bir heykeltraş Tony Curtis’in büyük bağışları ile sinogogun bahçesine ters menorayı sembolise eden söğüt dalları şeklindeki holikost heykelini yapıyor. Üzerlerine de ölenlerin isimleri yazılıyor.
Holiskost Heykeli


İsveç, İsviçre, Portekiz gibi tarafsız ülkelerin elçileri pek çok yahudiyi bu bizim vatandaşımızdır diyerek kurtarıyorlar. Bu ülkelerin anısına da bahçede renkli bir heykel var.
Havra bahçesine ölülerin gömülmesi yasak olmasına rağmen ölen insanlar dışarı çıkamadıkları için ve bir kere gömülen yerinden çıkarılmadığı inancından dolayı yüzlerce ölü üst üste havra bahçesine gömülüyor. Şimdi bu ölülerin isimleri bahçedeki taşların üzerine yazılmış.
Renkli Heykel

Yahudi katliamını anımsatmak için Budapeşte Parlamento Binası’nın önünde, Tuna Nehri’nin kıyısı boyunca dizilmiş demir ayakkabılar yaşanan vahşeti gözler önüne seriyor. Yaklaşık 20.000 Yahudi, Tuna Nehri boyunca vahşice katlediliyor. Kurbanlardan silah zoruyla ayakkabılarını çıkarmaları ve Tuna Nehri’ne atlamaları isteniyor.

Nehre atlayan kurbanlar, vurularak vahşice infaz ediliyorlar. Nehrin kenarında bıraktıkları ayakkabılar, erkek, kadın, çocuk, zengin, fakir yönetmen Can Togay ve heykeltraş Gyula Pauer tarafından 60 adet demir ayakkabı ile ölümsüzleştirildiler.
Buradan merkeze doğru yürürken nehir kıyısındaki sandalyelerden oluşan bir barda oturup birer kadeh şarabımız içmeyi ihmal etmedik.

KAHRAMANLAR ANITI

Son günümüzde şehrin caddelerinden yürüyerek Kahramanlar anıtını görmeye gidiyoruz. Kahramanlar Meydanı- Binyıl Anıtı Macaristan’ın bininci yılı anısına 1896 yılında dikilmeye başlanmış ancak tamamlanması zaman almıştır. Macarların Aziz ve muhterem Kral'ı İstvan zamanında Hristiyanlığa geçişi tasvir edilir. Macarlar, tarihlerindeki önemli liderlerin heykellerini meydan dikerek onurlandırmışlar. Her ismin, heykelinin altında da, yaşamından bir kesiti anlatan rölyefler bulunmakta.
Kahramanlar Anıtı

Arkasında parktaki kilisede bir düğün merasimi vardı. Ama esas hoş olan parkın içinde yürürken şarap festivalinin yapıldığı bir alana geldik. Macar şarapları çok ünlü. Bu festivalde de gözümüzle gördük . Onlarca üretici parkta barakalarda şaraplarını tattırıyorlar ve satıyorlardı. Meydanda satılan kadehlerden alıp masalardan birine oturduk, Bir yandan şarabımızı yudumlarken bir yandan da ortadaki platformdaki konseri izledik. Son günümüzde hoş bir sürpriz oldu.

Şarap Festivali



Fotoğraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

1111


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com