Anasayfa    Özgeçmiş    Yazılar    Fotoğraflar    Yorumlar    Duyurular    İletişim      

ISTANBUL'DAN NEPAL'E SARI OTOBÜS

   ISTANBUL'DAN NEPAL'E SARI OTOBÜS



SARI OTOBÜSLE İSTANBUL'DAN NEPAL'E

Bu yazıya başlarken kaç ülke gördüm diye bakınca bu sayının 60 olduğunu görünce çok şaşırdım. Bu gezilerin bir kısmı profesyonel turlarla, bir kısmı gezgin arkadaşlarımızla düzenlediğimiz seyahatlar, özellikle emekli olduktan sonra sırt çantamı alıp hayallerimin peşinden yüreğimin götürdüğü yerlere gittiğim gezilerden oluştu.

Turist olmaktan gezginlik ruhuna geçmemde en önemli etken 1999 yılında Sarı Otobüsle yaptığım gezidir. İlk yazıma da onun için bu gezi ile başlamak istedim.

Sarı Otobüs , İstanbul Fotoğrafevinin düzenlediği otobüsle özellikle Asya’nın değişik ülkelerine gidilen, dünyadaki bu tür beş kuruluştan bir tanesi idi. Sarı bir minübüs bu seyehata uygun bir şekilde düzenlenmişti. Arkasındaki bagaj açılınca mutfak haline geliyordu ve bazen 2 gün devam eden yolculuklarımızda mola verip yemeklerimizi bu mutfakta hazırlıyorduk.



Makarna, pilav konserve vb.den oluşan bu öğünler benim için en lüks lokanta yemeklerinden daha keyifli, daha lezzetliydi. Gündüzleri masa ve koltuklar olarak bize hizmet eden mekan geceleri uyku tulumlarımızla uyuduğumuz yataklara dönüşüyordu. Gündüzleri yol alırken, etrafı seyretmek ,kitap okumak, sohbet etmek bir başka keyifti. İhtiyaç molalarımızı o zaman çok iptidai olan benzin istasyonlarındansa doğayı tercih etmek de her türlü şartın keyfini çıkarmanın bir parçasıydı. Geceleri yanında yatana dirsek atıp uyandırmak ve birlikte kıkırdamak da gezinin bir parçası idi. Bu durmadan uzun süreli yol aldığımız zamanlarda rehberimiz Özcan Yurdalan ve teknik rehberimiz Ömer Yargan sırayla otobüsü kullanıyor, sırayla uyuyor, dinleniyorlardı. Masalarımızın arkasındaki mekanda da ranzalarımız vardı. Rehberlerimizle birlikte 12 kişi Sarı Otobüsle rahatça seyahat edebiliyordu.



Benim ilk gittiğim Sarı Otobüs seyahatı İstanbul’dan başlayıp İran, Pakistan ,Hindistan’dan geçerek Nepal’e beş haftalık bir sürede varıyordu. Ekvator’un uzunluğunun 40 bin Km olduğunu düşünürsek bu gezi 11 bin Km ile neredeyse bu mesafenin %30’na yakındı. Buna benzer seyahatı 1968 yıllarında hippiler yapıyorlardı.


Otobüste rehberlerimizle birlikte onbir kişiydik. Beşimiz Nepal’dan uçakla geri döndük. Diğerleri Nepal’den dönüş gezisine katılanlarla biraz farklı bir rota ile geri döndüler. Biz tam sekiz gümrük kapısından geçtik. Bunlardan en ilginci Türkiye’den çıktıktan sonra İran’a girerken yaşadıklarımızdı. Kadınlar başımız kapatıp , daha önce temin ettiğimiz siyah önlükleri giydik. Otobüsteki gazeteleri gözden geçirdik, içinde kadın fotoğrafları olanları yırttık. Ve tahmin edeceğiniz gibi çok heyecanlandık ama deneyimli rehberimiz sayesinde problemsiz olarak sınırı geçtik.

Daha sonra Sarı Otobüsle bir de Suriye, Lübnan ve Ürdün gezisi daha yaptım. Bir süre sonra bazı problemler çıktığı için bu geziler yapılamaz oldu.



1999 yılında bu geziye çıkmadan önce İzsu’ya genel müdür danışmanı olarak işe başlamıştım. Ancak Genel müdürümüz Hasan Mani ile önceden görüşmüş ve bu gezinin benim için çok özel olduğunu , çok önceden beri planladığımı ve gelecekteki iznime sayarak kabul etmesi halinde görevi kabul etmiştim. Daha önce bu geziyi yapan Alev Girli arkadaşımdan da bütün gerekli bilgi ve detayları almıştım. Rehberimiz Özcan’ın arkadaşım olması biraz olsun beni sakinleştirse de o zamana kadar daha çok Avrupa’da dolaştığımı düşünürsek bu değişik ülkelere seyahat etmenin beni ne kadar heyecanlandırdığını, yola çıkana kadar pek çok gecemin uykusuz geçtiğini anlamak mümkün olabilir.


İstanbul’dan çıkıp yemek ve ihtiyaç molaları hariç 1500 Km olan Doğu Beyazıt sınır kapısında kadar oradan da Tebriz’e kadar hiç durmadan gitttik. Ve ilk durağımız olan Tebriz’deki otele geldiğimizde hepimiz perişandık. Bir de duş yapmak için tuvaletleri kullanmamız gerekince gezinin şartlarına uyum sağlamaya başlamıştık.


Sarı otobüsle gezimin detaylarını diğer yazılarıma bırakacağım ama benim için en keyifli yanı karşılaştığımız sürprizlerdi. Bir yerde durduğumuz zaman rehberimiz benim programım, şudur isteyen benimle gelsin isteyen keyfine göre takılsın derdi. Bazen ona takılır, bazen kendi başımıza sokaklara akardık. İran’da sokakta tanıştığımız genç kızlarla parkta oturup uzun uzun sohbet etmek, Pakistan’da gezerken duyduğumuz bir müziği izleyerek bir düğün daveti almak ve akşam süslenerek o düğüne gitmek, bir gün otobüsle yolumuzu kaybedip bir Hindistan köyünde köylülerin düzenlediği piyesi izlemek, onlarla el işaretleriyle anlaşmak.

Bir gün de sabah uyandığımda otobüste kimse yoktu. Dışarıda çok sayıda insanın bir yokuştan yukarı çıktıklarını görünce onların peşine takıldım. Yukarıdaki kalenin içinde çeşitli yiyecek ve hediyelik eşyaları satıldığı tezgahlar vardı ve bir de uzun bir kuyruk. Hemen kuyruğun sonuna girdim. Kuyruk bir Hindu tapınma merasimine gidiyordu. Benim yabancı olduğumu anladılar ve öne geçirdiler. Burasının fillerle çıkılan Jaypur’un meşhur Amber Tapınağı olduğunu sonradan öğrendim:.

Böyle pek çok anım var. Bu tür sürprizlerle organize turlarda karşılaşma olanağınız pek yoktur. Tek başıma çıktığım turların hemen hiç birinde dönüş biletimi önceden almıyorum. Tarihi önceden belli çok özel bir şey olmazsa program yapmıyorum. Ben bu geziden sonra ne zaman bir müzik sesi duysam o tarafa giderim ve mutlaka hoş bir sürprizle karşılaşırım.


Bu gezide İran’da Tebriz, Tahran, İsfahan ve Şiraz’da kalıp Pakistan’a devam ettik. Eşkiyalar kol gezdiği Taftan çölünü gece inanılmaz parlaklıktaki yıldızların altından geçerek Quetta’ya vardık. Yolda rastladığımız süslü otobüsler, yanan sönen ışıkları, yükselen müzikleri ile dolaşan diskoları andırıyordu. Oradan Lahor ‘a ve Hindistan’a vardık.


İlk durağımız Sihlerin en kutsal mekanı olan Altın Tapınağın olduğu Amritsar’dı. Delhi,Agra Jaypur, Varanasi den sonra Nepal’e geçtik. Hindu,müslüman, hıristiyan, sih ve budistlerin yaşadığı bir ülkeyi görmek ve yaşamak;yıllarca İngiliz hegemonyasında yaşamış bir halkın geleneklerini bu kadar koruyabilmesi beni çok etkiledi. Geziden döndükten sonra uzun bir süre günlük hayatım bana çok renksiz geldi.
Nepal ise bambaşka bir dünya idi. Her yerde duyduğumuz “rezzan friri” şarkısı dilimizden düşmez olmuştu. Otobüsteki arkadaşlarla artık aileden yakın olmuştuk. Katmandu, Patan,Bahtapur, Nakarkort ve Pokara ‘yı gezip beş günlük Himalayalar gezisi ise başlı başına bir yazı konusu. 8 ekimdeki doğum günümü dolunayda karlı Himaliya tepelerine bakarken şarpalarımızın çaldığı Nepal müziği ve dostlar birlikte kutlamak ise hayatım boyunca unutamayacığım bir anımdır.
Yazılarıma bana gezgin ruhunu aşılayan Sarı Otobüs yolculuğumun bir özetiyle başlamak iyi olur diye düşündüm. Umarım sizi sevgili okurlar da aynı fikirde olursunuz.

İZMİR LİFE DERGİSİ

Ocak 2018




Fotoğraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

2021


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com