Anasayfa    Özgeçmiş    Yazılar    Fotoğraflar    Yorumlar    Duyurular    İletişim      

ALMANYA'DA TİPİK BİR KAYAK MERKEZİ

   ALMANYA'DA TİPİK BİR KAYAK MERKEZİ



Garmisch-Pantenkirchen

Fatmalar kayak için Almanya’nın Bavyera bölgesindeki Garmisch-Pantenkirchen şehrine giderlerken bana da gel deyince tekliflerini ikiletmedim.


Garmisch-Partenkirchen, Almanya'da Bavyera eyaletinin Yukarı Bavyera bölgesinde bulunan yaklaşık 26.000 nüfuslu bir ilçe. İki ayrı şehir olan Garmisch ve Partenkirchen kent merkezlerinin 1936 da burada yapılacak Kış Olimpiyatları için Hitler’in emri ile birleşmesiyle oluşmuş. Bu yönden Budapeşte (Buda-Peşte) ile benzerlik gösteriyor. Ancak gönüllü olmayıp emirle olan birleşme tam bir birleşme sağlamamış .Garmisch daha modernken Pantenkirchen daha eskiye ve geleneklere bağlı kalıyor ve sokaklarında inek sürülerinin geçmesine tanık olabiliyorsunuz. 2. Dünya savaşında Alman ordusunun hasta bakım merkezi buraya kuruluyor.

Şehir Avusturya sınırına çok yakın; trenle yarım saat içinde Avusturya kasabalarına ulaşıyorsunuz . Almanya'nın en yüksek dağı (3000m) olan Zugspitze burada bulunmaktadır. Bu dağın tepesinden teleferikle isterseniz Almanya’ya isterseniz Avusturya’ya inebiliyorsunuz.

Alp sıra dağlarının olduğu bu bölgenin hemen her yerinde kayak merkezleri var. Manzara inanılmaz güzel . genellekle iki dağ sırası arasındaki vadilerde küçük yerleşim merkezleri var. Garmish-Pantenkirchen (bundan sonra Garmish diye yazacağım) bu yerleşim yerlerinden nispeten büyük olanı.

Bu şehrin tarihi ilk önce MS 15. Yüzyılda Pantenkirchen olarak geçiyor ve ana caddesi orijinal Roma zamanından kalma yolu takip ediyor. Garmish ise 800 yıl sonra kuruluyor. 16ç yy da Amerika’nın keşfi ile gemicilik önem kazanıyor denizden uzak olan bu bölge geriliyor,ekonomik kriz yaşıyor ve fakirleşiyor. Vadi bataklık olduğu için çiftçilikte yapmak çok zor .ayrıca ayı ve kurtlar yetiştiredikleri hayvan sürülerini tehdit ediyor.arka arkaya veba gibi salgın hastalıklar çıkıyor .Bu salgınlar ve ekonomik çöküş bu bölgede cadı avını körüklüyor. 1589-1596 yılları arasında 63 kişi -ki o zamanki nüfusun 10 da biri- kazıklara oturtarak, yakılarak veya boğularak öldürülüyor. Bildiğiniz gibi bu cadı avlarında esas olarak kadınlar suçlanıyor. Daha sonra suçlananların tutulduğu, yargılandığı kale uğrusuz olduğu gerekçesiyle yıkılıyor.

Şehrin binalarının ön yüzlerinde bir kısmı dini, bir kısmı dekoratif resimlerle süslenmesi şehre değişik ve hoş bir hava veriyor. Kaldırımlar buz tuttuğu için insanlar ellerinde bastonlarla yürüyor. Akşamüstüleri kafelerin ya da barların önünde paltoları,şapkalarıyla kat kat giyinip oturuyor, kahve veya içkilerini yudumluyorlar.

Bu bölgenin ikliminden dolayı yemek kültürlerinde pek sebze yok. genellikle pirzola, sosis gibi et ürünleri ve patatesten oluşan menüler gerçekten çok lezzetli. bir gece yemekte canım sebze istediği için menüdeki sebzeli çiftçinin tabağı denen bir yemeği istedim. içinden bir parça kırmızı biber ile ufak bir parça brokoli çıktı. lokantalarda genellikle tipik Bavyera kıyafetli garsonlar oluyor. hatta bir tanesinde iki küçük oğlan çocuğu oranın kıyafetleri ile dans ettiler. bir de çeşit çeşit biraları var ancak ben pek bira sevmediğim için o konuda bir şey diyemeyeceğim.




MITTENWALD

Garmisch’in çok yakınında 7500 kişinin yaşadığı çok yüksek ve dimdik bir dağın eteğinde ufak bir kasaba. Trenle yarım saatte gidilebiliyor. Gidiş dönüş 10 euro ve her saat tren var. Trenle giderken iki dağın arasında oluşan düzlüklerde ufak ufak yerleşim yerleri kurulmuş. Evler genellikle 2.5 katlı. Yanlarında kesilmiş düzgün olarak yerleştirilmiş kütükler var. Mittenwald 17. Yy da Koltz ailesi ile başlayan keman,cello ve viola üretimi ile meşhur bir kasaba. 1930’dan sonra turistlerin uğrak yeri olmuş.

Kasaba’nın meydanındaki pembe renkli kilise çok görsel. Ayrıca pekçok binanın cephesi de bu bölgede diğer yerler gibi dekoratif olarak boyalı.

Kasabayı bir saatte gezip bitirebiliyorsunuz. 1-2 km kadar uzunlukta bir merkez caddesi var. Buranın iki yanında değişik turistik eşyalar satan dükkanlar, süpermarket,bir iki lokanta var. Ekmek fırını dahil hemen hemen her dükkan saat 12-14 arası kapanıyor. Çorba içmek için girdiğim pastane türü bir yer saat 14 ‘den itibaren dolmaya başladı. Gelenler pasta yiyip birşeyler içiyorlardı. Buranın öğleden sonra ritüeli de buydu herhalde. Sokaklar karlı olduğu için özellikle nispeten yaşlı insanların ellerinde yürüyüş sopaları vardı. Ara sokaklar, kaldırımlar genellikle buz oluyor ve kaymadan yürümek için sopalara gerek vardı.


Diğer bir gün ise Garmisch’ten trene atlayıp civardaki 3 kasabaya gezmeye gidiyoruz. Bir saatlik tren yaolculuğu size değişik 3 kasabaya götürüyor. Bu kasabalardan 1si almanya’ya 2 tanesi Avusturya’ya götürüyor. Bu ülkeler birleşerek Avrupa birliği kurma nedenini o zaman anlıyorsunuz. Kültürleri,mesafeleri hepsi birbinin içinde. Sınırı ne zaman geçtiğinizi anlamıyorsunuz.. Evler genellikle büyük bahçeler içinde kenarlarında odun yığınları yığılmış, yakınlarındaki dağlarda kayak merkezleri var.





ZUGSPITZE

Almanyanın en yüksek dağı (2962 M) Zugspitze’ye gitmek çok keyifli.dağdan aşağı 20 km uzuluğunda kayak pisti ve kaymayanlar için 4 ülkeyi görebeliceğiz seyir tepesi var. Garmisch’ten trene biniyorsunuz tren köylerden geçerek yavaş yavaş dağa tırmanıyor. Son durağı Eibsee kasabası. Oradan teleferikle Zugspitze dağını tepesine varıp seyir tepesinden beyaza bürünmüş 400’e yakın tepeyi, gölleri ve buzulları seyredebilir , lokantalarda yemek yiyebilir ve daha sonra isterseniz Almanya’ya isterseniz Avusturya’ya teleferikle inebilirsiniz. Ben Almanya’ya dönüp trenle Garmisch’e dönüyorum.


Fotoğraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

4349


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com