Anasayfa    Özgeçmiş    Yazılar    Fotoğraflar    Yorumlar    Duyurular    İletişim      

HAVRA SOKAĞINI KAYBETMİYELİM

   HAVRA SOKAĞINI KAYBETMİYELİM



Tarihi Kemeraltı çarşısının sonundaki Havra Sokağı'nı taze sebze-meyvaya meraklı Izmirliler iyi bilirler. Ben de çocukluğumda annemle sık sık oraya alışverişe giderdim. Ancak neden Havra Sokağı denildiğini son yıllarda öğrendim. Izmir Rehberler Odası'nin düzenlediği bir gezi sırasında da sokağın önemli bir geçmişi olduğunu anladım. Havra Sokağı'nın etrafında, dokuz sinagog ile bir "cemaat evi" bulunuyor. Bu 10 tarihi bina da birbirine çok yakın. Bu da bölgeyi eşsiz kılan bir özellik. 15. yüzyıldan beri "Yahudi Mahallesi" olarak bilinen bu yer, Yahudilerin Izmir'deki ilk yerleşim alanı. Çok sayıda cami ile Roma agorasının da bu bölgede olduğunu hatırlatmalıyım.

1492-94 arasında Ispanya ve Portekiz'den sürülen Yahudiler, Osmanlı Imparatorluğu tarafından kabul edilmişler, gelenler Selanik, Istanbul ve Izmir'e yerleştirilmişti. 19. yüzyılda Izmir nüfusu 150-200 bin iken burada yaşayan Yahudi nüfus 55 binlere ulaşmıştı. 20. yüzyılın basında Karataş bölgesine doğru yerleşen Yahudiler, 1948'de kurulan Israil'e göç ettiler. Kalan Yahudi nüfus da Alsancak bölgesine yerleşti. Önceleri bu bölge her türlü esnaf ve zanaatkârın olduğu canlı bir ticaret merkezi iken, Yahudilerin azalmasıyla birlikte terk edilmeye başlandı. Burhan Özfatura'nın başkanlığı sırasında da buradaki 8 bine yakın ayakkabıcı şehrin başka bir bölgesine taşınınca havraların bulunduğu sokaklar tenhalaştı. Kemeraltı ise bütün canlılığını korumayı devam etti.
Sabetay Sevi, Hayim-Avram Palachi

1788'de Izmir'de doğan Hayim Palachi, burada hahambaşılık yapmanın dışında Yahudilik üzerine 26 felsefi eser kaleme aldı. Oğlu Avram Palachi'nin de Hibruca 16, Yahudi-Ispanyolcasi (La Dino) lisanında da bir eseri var. Her iki düşünür de dünyadaki Yahudi cemaati içinde değerli yerleri olan filozoflar. Palachi'nin Izmir Gürçeşme'de bulunan mezarını, dünyanın değişik yerlerinden Yahudiler ziyarete geliyorlar. Osmanlı'da bir milyon kişiyi peşinden sürükleyen Sabetay Sevi de 17. yüzyılda Izmir'de doğmuştu. Onun evinin de büyük ilgi çekeceğine kuşku yok. Sabetay Sevi ve yandaşlarına, dinlerinden döndükleri için, 'dönme' veya 'avdeti' denilir. Sabetay Sevi'nin Izmir'de devam ettiği Portekiz havrasında şu anda bir tekstil firması var. Palachi'nin yaşadığı ev ise Bet Ilel diye anılıyor.
Shalom, Etz Hayim, Algaze, Signora, Kadosh, Hevra, Bikur Hohim ve Portugal, Bet Ilel ve Cemaat Evi, 500 metrelik bir çemberin içinde bulunuyor. Maalesef havraların çoğu yıkilmak üzere. Şu anda Algaze, Bikur Hohim ve Signora kullanildiği için nispeten bakımlı. Diğerleri ise kaderlerine terk edilmiş durumda. Kültür Bakanlığı tarafında restore edileceği söylenen Hevra'nin tavanı çokmuş... Ticaret Odasi, Cemaat Evi'ni onararak Seferad mutfağinin sunulduğu bir mekân haline getirmeyi planlıyor. Böylece hem bu bina restore edilecek hem de Izmir açısından önem taşıyan Seferad kültürü yaşatılacak. Ancak iki yıldır bürokratik engelleri aşıp restorasyona başlayamadılar. Bina Yahudi cemaatine ait görünürken üzerinde bulunan arazinin hazineye ait olduğu iddia ediliyor. Bakanlıklar arası yazışmalar sürüp gidiyor.
Bölgedeki sokaklar Konak Belediyesi tarafından düzenlendi ama yörenin canlanmasına ve sinagogların yok olmasına pek bir faydası olmadı. Izmir Yahudi cemaati 2000 civarına indiği için sinagoglara sahip çıkmakta zorlanıyor. Dünya mirası olan bu bölgeyi, 2 Eylül Yahudi Günü'nde hatırlatmak istedim. Sivil toplum desteğine ihtiyaç var.
Nergiz Savran Ovacık - 2.Eylul.2007 Radikal2


Fotoğraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

2174


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com