SANIK
“Pek çok kişi onun ,davranışlarıyla tecavüzü hak ettiğini düşünüyordu.”
Jonathan Kaplan’ın yönettiği baş rolünü Jodie Foster’ın oynadığı Sanık kadınların toplumdaki eşitsiz konumunu çok açık bir şekilde vurgulayan bir film ve mutlaka herkes izlemeli
Filmin konusu sevgilisi ile kavga eden Sarah’ın bir gece bara gidip özgürce bir başka erkekle dans etmek istemesi ve dans ettiği adamın da bu kadar “serbest” bir kadına tecavüz etme hakkını kendinde görmesi. Bardaki diğer erkelerin de tecavüze katılması.
Filmi bir kadın arkadaşımla birlikte izliyorduK. Arkadaşım tam Sarah’ın son derece şuh dans ettiği sahnede “ama kadın da hak etmiş artık” dedi. Erkek ideolojisinin eğitimden, cinselliğe kadar her alanda kadını eve kapatan,ikinci cins gören toplumdaki hakim ideolojinin ne kadar içimize işlediğini gösteren çok güzel bir örnek! Kadının maruz kaldığı en aşağılayıcı şiddet olan kadının kişiliğini hiçe indiren tecavüzü bile haklı görebilecek bir bakış açısı.
KADINLAR TAHRİK EDERSE ERKEKLER TAHRİK OLUR
Bu bakış açısı kadını, içinde şeytan ve kötülüğü barındaran,her türlü suçun kaynağı olduğunu savunan,kadınaları cadı oldukları için yakan ortaçağ inançlarının 20.yy la yansımasıdır.
Kadınlar erkeleri tahrik etmemeli. Yani kadınlar açık giyinmemeli. Yani geceleri sokaklarda yalnız dolaşmamalıdır. Yani barlarda tanımadıkları adamlarla ahbaplık etmemeliler. Yani yalnız başlarına bara gitmemeliler. Yani erkeğin koruyucu kanatları altına girmeliler.
Yani erkekleri tahrik etmemek(!) için tüm davranışlarına dikkat etmeliler.
Sakın ha! Erkek tahrik mahrik olur da başlarına saldırganlık, tecavüz gibi olaylar gelir. Ancak biz kadınlar olarak ne kadar tahrik etmemeğe çalışırsak çalışalım yolda, otobüste erkeklerin “tahrik” olup elle vücutla, çeşitli sarkıntılıklarına maruz kalmıyor muyuz?Çok ciddi(!) giyinip (kadınlığımızı mümkün olduğunca gizleyip) asık bir suratla dolaşsak bile.
Oysa bedenimiz bize aittir. Nasıl giyineceğimize,ne zaman,kiminle sevişeceğimize,kimin bize dokunacağına karar verecek tek kişi kendimiz olmalıyız. Kocamız dahi olsa hiç bir erkeğin bize istemediğimiz zaman dokunma hakkı yoktur.
Filmdeki tecavüz sahnesi dehşet vericiydi. Erkekler biraları ellerinde sanki heyecanlı bir maç izliyorlar ve tezahürat yapıyorlardı. ”Erkeliklerini”, güçlerini kanıtlamak için tecavüze katıldılar.Kadının “HAYIR” demesi önemli değildi. Kendilerine ve etraflarındakilere ne kadar “erkek” olduklarını ispat etmeleri önemliydi.
Okumuş(!) üniversiteli erkek öğrenciler biri hariç arkadaşlarını kınamadılar bile. Tecavüzden ceza almadıkları için neşeyle arkadaşlarını kutladılar. Çünkü Sarah “tahrik” ederek tecavüzü hak etmişti. Olayın bu kadar aşağılık olması önemli değildi ve hiçbiri yaptığı “erkelikten” pişman değildi.
Kadın savcının ilk tutumu tecavüz edenleri tecavüzden değil şiddetten hapsettirmek oldu. Çünkü tecavüz edilen hafifmeşrep bir kadındı. Esrar kullanıyordu ve erkekleri tahrik etmişti. Savcı da meseleye bütün iyi niyetine rağmen bir “kadın “ gibi değil bir “erkek” gibi bakıyordu.
Ancak Sarah’ın isyanından sonra bu konuda düşünüp her kadının HER ŞART altında HAYIR deme hakkı olması gerektiğini kabul etti.
Sanık filminde Sarah karakteri özellikle seçilmişti. Çünkü toplumda pek çok kişi onun davranışlarıyla tecavüzü hak ettiğini düşünüyordu. Ve gerçek hayatta muhtemelen böyle bir davayı kaybedecekti.
OYSA HİÇBİR KADIN ZORBALIĞI HAKETMEZ.
Ekim1989 Çağdaş Kadın Dergisi