SAPPHO VE ZEYTİN ADASI MİDİLLİ

   SAPPHO VE ZEYTİN ADASI MİDİLLİ



SAPPHO VE ZEYTİN ADASI MİDİLLİ
ODTÜ THBT grubunun Özgür önderliÄŸinde bir gezisi daha. Her sene mezunlar tarafından yapılan gösterilerden bu senekinin adı “Neresi Sıla Bize , Neresi Gurbet” idi ve gerçekten ÅŸimdiye kadar izlediÄŸim en iyi gösteri idi. Yunanlılarla ortak yaÅŸayan bir köyün ve iki halktan çocukların aÅŸklarını anlatan bir gösteri idi. Midilli gezisinin nedeni de o gösteriyi ada da oynamaktı. Ancak bazı aksiliklerden dolayı o mümkün olmadı.
Avyalık'tan Çıktık Yola

Bu gösteride Midilliden gelen halk oyuncuları da rol almıştı. YemeÄŸe gittiÄŸimiz Jimmy’s tavernaya o ekipten kiÅŸiler de gelince gece tam bir Türk –Yunan dostluk gecesine döndü. Hep birlikte saatlerce ortak kültürümüz olan halk dansları oynandı.
ADANIN BARLARI ÇOK ŞIK



Ayvalığa 1.5 saatlik uzaktaki Midilli adası Egedeki en büyük 3.ada olmasının yanında MÖ 6. Yy da yaÅŸamış ilk bilinen kadın ÅŸair Sappho’nun adası. Ayrıca adanın her yanında bakımlı, yaÅŸlı zeytin aÄŸaçları var. Ancak bu aÄŸaçların en fazla 200 yıllık olduÄŸunu anlattı rehberimiz. Zira 200 yıl önce çok soÄŸuk bir havada ada donuyor ve bütün zeytin aÄŸaçları kömür oluyor. Åžimdiki aÄŸaçlar o zamandan sonra ekilen aÄŸaçlar. Adanın ekonomisinde zeytinin önemli bir yeri var.
MEYDANDAKİ SAPPHO HEYKELİ

Nobel Ödüllü, Midillili ÅŸair Odiseas Elitis’in Midilli Adası için söylediÄŸi; ‘’Dünyanın hiçbir yerinde GüneÅŸ ve Ay o kadar ahenk içinde batmaz, baÅŸka hiçbir yerde güçlerini o kadar eÅŸit paylaÅŸmazlar’’ sözü, adanın büyüleyici atmosferini bizlere tarif etmektedir. Midilli Adası, Odiseas’ın yanı sıra; Sappho, Namık Kemal, Barbaros Hayrettin PaÅŸa gibi tarihe mal olmuÅŸ birçok kiÅŸiye de ev sahipliÄŸi yapmıştır.
MİTİLİNİ'NİN KORUNMUŞ EVLERİNDEN BİRİ

NAMIK KEMAL’İN MİDİLLİ MACERASI
“ Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluÄŸu gerekçesiyle indirilen V. Murat’ın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı Anayasası’nı oluÅŸturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu. Ancak ÅŸair, padiÅŸahın aleyhine bir tehdit beyiti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. SöylediÄŸi Arapça beyit, ”Bir ÅŸey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de” anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamit’in de tahttan indirilebileceÄŸini ima ediyordu. Namık Kemal, asayiÅŸi bozduÄŸu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adası’nda ikamete mecbur edildi. Kendi isteÄŸi üzerine ikameti Midilli Adası’na çevrildi. 2.5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaÅŸtaki Hüseyin Hilmi PaÅŸa'yı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi PaÅŸa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiÅŸtir.” 1
O zamanlar bile bugünlerden daha iyi imiş. Şimdi böyle bir suçtan insanlar aylarca ülkemizde hapis yatıyorlar.
AGORA SOKAÄžI

AGORA SOKAÄžI

1879'dan itibaren 5 yıl süren Midilli’deki görevi sırasında kaçakçılıkları önledi; hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türk'lerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaÅŸayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu.1882’de NiÅŸan-i Osmanlı madalyasi ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi ÅŸiirlerini burada yazdı. Magosa’da yazmaya baÅŸladığı Celaleddin HerzemÅŸah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. HarzemÅŸahlar Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin HarzemÅŸah etrafında geliÅŸen oyunda İslam birliÄŸi düşüncesini iÅŸledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi.
OTELDE DÜĞÜN


Namık Kemal’in Midilli’de kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin ÅŸikâyetinden sonra 1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padiÅŸahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodos’ta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya baÅŸladı. İngiliz ve yunanlılar’ın ÅŸikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.
OTELİMİZİN PLAJI

SAPPHO

Antik çağın kadın ÅŸairi Sappho ise 2600 yıl önce adanın güneybatısındaki Eressos’ta doÄŸuyor, 55 yaşında öldüğünde geriye lir eÅŸliÄŸinde kadınlara yönelik söylenen çok sayıda ÅŸiir bırakıyor. Ben diliyle yazdığı ÅŸiirleri ilk defa kiÅŸisel sesi getiren ÅŸair olarak tanınmasına sebep oluyor. Sappho hem yazdığı aÅŸk ÅŸiirleri hem de kadınlar arasındaki aÅŸk ile simgeleÅŸen yaÅŸamından ötürü lezbiyenliÄŸin tanrıçası olarak da görülmekte. Lezbiyen kelimesinin doÄŸuÅŸu da Lesboslu kelimesinden geliyor. Ancak ada halkının çoÄŸu bu yorumu pek sevmiyor. Birine aÅŸkından adanın yüksek kayalıklarından denize atlayıp intihar ederek hayatına son vermiÅŸ. Köyünün sahili ÅŸimdi lezbiyenlerin uluslararası buluÅŸma noktası. 9 Eylül’de iki haftalık sanat festivali düzenleniyor.

Sappho’dan:
'isterim bir şeyler söylemeyi,
utanç keser sesimi;
arzuların güzele ve iyiye olsa idi şayet,
pislikleri ifadeye dilin varmasa da
gözlerin olacaktı
çekinmeden gerçekleri söyleyecek.'

“denizcilerdir, diyor, yeryüzünde
göze en güzel görünen şey; bense
kiÅŸi kimi seviyorsa, diyorum odur
en güzel.”
YENİ CAMİ

YENİ CAMİ HAMAMININ İÇ DEKORASYONO


100 bin civarında nüfusu olan adanın geliri turizmden ziyade zeytincilik ve denizcilikten. En önemli turist grubu Türkler olduğu için özellikle lokantaların önünde Türkçe menüler var.
Tarihi çok eskilere dayanan ada 1462 ile 1912 arası Osmanlı hükümranlığında kalıyor. Lozan anlaÅŸmasıyla Yunanistan’a baÄŸlanıyor. O zamandan kalan camilerin pek çoÄŸu harap vaziyette. Yalnızca 2 caminin minaresi duruyor.
KATEDRAL

Ancak adanın baÅŸÅŸehri Mitilini’de Osmanlı mimarisine uygun evleri görmek mümkün. 19yy dan kalma bu binalar 1988 de çıkarılan koruma kanunu sayesinde bugüne kadar kalmışlar.
Deniz kenarındaki caddenin arkası çarşı. Rehber oraya agora sokağı diyor ve Yunanistan’’daki bu tür sokakların adının tarih öncesi ticaret tanrısının adıyla yani hermes caddesi olarak geçiyor. Bu cadde üzerinde olan en büyük kilise barok, korint ve deÄŸiÅŸik mimari özellikleri ile 75 senede yapılıyor..
Cadde üzerinde bulunan Katedral 1882 de yapılıyor. 33.8 m saat kulesi çok uzaktan görülebiliyor.

Yine caddedeki Yeni cami restore ediliyor. Karşısındaki hamamın süslemeleri ise olağanüstü.
RESSAM TEOPHİLİLİS



İlk gittiÄŸimiz Theophilos müzesinin hikayesi çok ilginçti. Theophilos 1873-1936 yılları arasında yaÅŸamış. Sokaklarda yatan eline geçirdiÄŸi boyalarla duvarları, kaldırımları boyayan biri. Pek çok ada sakini ona kızıyor, evlerinin etrafını kirlettiÄŸini düşünüyorlar. İzin verenlerin sokaklarını boyuyor. Para istemiyor tek istediÄŸi bir kap yemek ve resim yapacağı duvar ya da tuval. Karnavallarda arkadaÅŸları onu kartonlar ve tahtalarla en sevdiÄŸi savaÅŸ tanrısı Ares’in kılığına sokuyorlar. Ta ki Paris’ten gelen sanat danışmanı Teriade onu keÅŸfedip bir köy evine yerleÅŸtirip yiyecek, uzo ve resim malzemelerini temin ederek onun ölümünden sonra dünyada tanınmasına sebep oluyor. O ev ÅŸimdi bir müze ve Theophilis’in resimleri ise çok yüksek fiyatlarla bile bulunması çok zor.

THEOPHİLİS'İN İZMİR SAAT KULESİ RESMİ

Müzedeki resimler dünyanın her yerinden . Oraları görmemiş ama arkadaşlarının anlattıklarından hayalinde canlandırdığı gibi yapmış. İzmir saat kulesi benim en hoşuma giden resmiydi.
Deniz kenarında çok eskiden beri kafe olarak kullanana iç duvarları resimlerle süsiü ünlü kahvesi Panellinion’da kahvelerimizi içip sokakları dolaÅŸmaya çıkıyoruz.
PANELLİNİON KAFEDEN

PANELLİNİON KAFE


Öğlen yemeÄŸimizi anne ve iki çocuÄŸunun Türkiye’ye arkalarını döndükleri heykelin bulunduÄŸu deniz kıyısında sıra sıra lokantalardan birinde yiyoruz.
ANNE VE ÇOCUKLARI

Plomari’de bulunan Yunanistan’ın en iyi uzosu ve rakının babası sayılan barbayani müzesine gidiyoruz. Kullanılan toprak küpler Edremit’ten geliyor. Yedi nesildir yapılan bu uzo ile ilgili bilgiler bize aktarılıyor. En önemlisi uzonun buz ile içilmemesi. Alkol derecesine göre yeÅŸil, mavi ve siyah ÅŸiÅŸeler var. En sert olan siyah ÅŸiÅŸenin diÄŸer adı Afrodit.. Anasonu denizde bir süre bekletiyorlar. 2-3 kere distile ediliyor , her seferinde alkol derecesi düşürülüyor. %80 alkollu uzoyu aÄŸzıma deÄŸdirdim ve neredeyse kafayı bulacaktım. Üzerine su koyup alkol derecesi %42 ye kadar indiriliyor.
BARBAYANİ FABRİKASI

BARBAYANİ ÇEŞİTLERİ

Oradan barbayanilerimizi alıp merkezin biraz dışında deniz kenarında büyük bir bahçe içindeki otelimize gidiyoruz. Bir grup hemen kendimizi denize atıyoruz.
ANTONİS TAVERNA

Akşam süslenip püslenip bir tepedeki Antonis tavernaya gidiyoruz. Taverna deyince burası dans edilen bir mekan değil. Lokanta çok dolu. Özgür daha önce grup adına gereken her şeyi ısmarlamış. Mezeler, ahtapot, karides kalamar ne istersen var. E bu durumda uzo içmemek olmaz tabi ki. Servis inanılmaz hızlı. Arka arkaya dörder kişilik gruplara yemekler geliyor. Keyifli bir yemekten sonra otele dönüyoruz.



MOLYVOS


MOLYVOS


MOLYVOS SOKAKLARI

MOLYVOS

MOLYVOS

İkinci gün adanın en turistik ve güzel kasabası olan Molyvos’a gidiyoruz. Bir dağın eteÄŸine kurulu olan kasabanın en üst noktasında bir kale var. Oradan Assos’u görmek mümkün. Kasabanın aÅŸağısında park eden otobüsten inip tepeye doÄŸru tırmanışa geçiyoruz. Ara sokaklar, evler inanılmaz güzel. Deniz gören kafelerin manzarası insanın içini ferahlatıyor. Kuzenim Hülya ile bir dondurmacıya oturuyoruz. AÅŸağıda su kayağı yapan teknenin denizdeki İzini izlemek bile bir baÅŸka keyifli.
MOLYVOS

MOLYVOS



PETRA

Oradan taÅŸ anlamına gelen Petra’ya gidiyoruz. Burada da bir kadın kooperatifinin lokantasında öğlen yemeÄŸimizi yiyoruz. Servis yine aynı hızda. Yemek sonrası isteyenler denize giriyorlar. Åžezlong ve ÅŸemsiyeler, duÅŸ ve soyunma odaları için bir ücret ödeminiz gerekmiyor. Plajın yol kenarında lokantalar var. Masrafları muhtemelen onlar karşılıyor.
PETRA

PETRA

Biz Hülya ile denize girmeden önce kasabanın içinde dolaşıyoruz. Burası yüksek katlı binaların olmadığı , bahçeleri çiçek ve ağaçla dolu güzel evler, çarşısı hediyelik eşyaların bulunduğu dükkanlarla dolu bir kasaba. Daha sonra denize girip otele dönüyoruz.
PETRA SOKALARI



Akşam yemeği saat dokuzda. Yunanistan da daha erken akşam yemeğine gidilmiyor. Saat 7 gibi şehre iniyoruz. Arka sokaktaki bütün dükkanlar kapanmış ana caddedeki lokanta ve barlar açık. Meydandaki Sappho heykelinin etrafında mültecilerin oluşturduğu bir kalabalık var. Midilli de bir belediyenin bir de devletin kampı varmış. Belediyenin kampı 3500 kişiden fazla almıyor ve onlara düzgün bir yaşam imkanı sağlıyormuş. Ancak bir süre sonra ülkeyi terketmeleri gerekiyormuş. Ayrıca gönüllülerden oluşan kurtarma ekipleri kıyılarda bekliyor, gelenleri alıyor ve çevre kirliği yaratacak olan can yeleklerini topluyorlarmış.
PETRA PLAJLARI


Mülteciler istedikleri zaman dışarı çıkabiliyorlarmış. Bizim gördüğümüz grupta öyleydi. Bir süre sonra bir otobüs gelip onları aldı. Ancak kenarda fotoğraf çeken bir kadınla şöfor arasında tartışma olmuş. Adam sinirlenip senin iznin var mı diye kadına kötü davranmış bizim gruptan arkadaşlar olaya şahit olmuşlar. Tellerle çevrili büyük bir kampın yanından geçtik. Her gün 500 kadar Afgan ,Suriyeli vb ülkelerden mülteciler geliyorlarmış. Bir mülteci için 1000 -1200 dolar alan kaçakçıların ne biçim para kırdığı anlaşılıyor.
http://www.hurriyet.com.tr/midillide-multeci-kampini-gezdi-40852526

AkÅŸam Jimmy’s tavernaya gidiyoruz. Deniz kıyısında müzikli bir mekan. Dörder kiÅŸilik hızlı bir yemek servisi var yine. Bizim arkadaÅŸlar bütün gece Yunanlı dostlarla folklor oynuyorlar.
Otobüs otele 12:30 da dönecekti. Bir grup , yaşlılar -dememe kızmasınlar - o saatte otele döndük. Otelde de bir düğün varmış. Tabi dururlar mı hemen bu sefer düğüne katıldı bizim ekip. Gençler de geldiğinde düğün devam ediyormuş . tabi onlarda katılmışlar oyunlara. Ertesi sabah bazı arkadaşlarımız- isimleri önemli değil- uyanamadılar.
TAKSİARHİS MANASTIRI


TAKSİARHİS MANASTIRI

Pazar günü Ortodokslar için çok önemli olan Taksiarhis manastırına gidiyoruz. Taksiarhis demek baÅŸ melek Mikail’in melek birliklerinin başı olduÄŸunu belirten lakabı imiÅŸ. Manastırın ilginç bir hikayesi var. Eski kilise küçük geldiÄŸi için yeni bir kilise inÅŸa etmeye karar veriyorlar. Genellikle Osmanlı bağış toplanmasına toplanan parayla silah alınacağı düşündüğü için izin vermezken bu sefer sesini çıkarmıyor ve yeterli para toplanınca dualarla kilisenin temeli atılıyor. Ancak ertesi gün uyandıklarında temelin dolu olduÄŸunu; aletlerin de kiliseye taşındığını görüyorlar. Ertesi gece gençler nöbet tutuyorlar ve eski kiliseden bir ışığın çıkıp geldiÄŸini, temelleri kapattığını ve aletleri kiliseye taşıdığını görüyorlar.

MANASTIRDA VAFTİZ TÖRENİ



Bu ÅŸartlarda yeni kiliseyi eskisinin yerine yapmaya karar veriyorlar. Ve inanılmaz mucizelerle kiliseyi tamamlıyorlar. Tek problem Mikail’in ikonasını yerinden oynatamıyorlar. Ve ikona kilisenin giriÅŸ kapısının yanında ziyaretçileri selamlıyor.

Pazar günleri burası ziyaretçilerin akınına uğruyor. Dualarını ediyorlar, dileklerini tutuyorlar. Dilekleri olursa onu kilisede yerine getiriyorlar. Manastırın kapısında çok büyük olmayan bir uçak tehlike geçiren bir pilotun adağı imiş. Dileği olan bir genç kadın da dizleri üzerinde yürüyerek kilisenin içinde kutsal ikonaları öpüyordu. Kalabalıklar kafesinden lokma ve çay alıp bahçede sohbet ediyorlardı.

SKALA SİKAMİNEAS KASABASI




Oradan dağları aşarak skala sikaminias isimli deniz kıyısındaki küçük çok güzel bir kasabada keyifle öğlen yemeğimizi yiyip dönüş yoluna çıkıyoruz.

SKALA SİKAMİNEAS KASABASI



1.www.namikkemal.tk sitesinden alıntıdır.



FotoÄŸraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

2654


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com