Bu kez Nergiz Savran Ovacık Gezi Fotoğrafları üzerine söyleşiyoruz.
Söyleşi: Alper Baysal (Env '93)
1. Nergiz hocam hoş geldiniz, kendinizi tanıtır mısın?
İzmir Amerikan Kız Koleji Ve ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdim. Çeşitli kuruluşlarda özellikle planlama konularında yöneticilik yaptım. İzsu genel müdürlüğünde danışman olarak çalışırken 2007 yılında emekli oldum.
Emekli olduktan sonra herkes Mersine giderken ben Tersine giderek İzmir’den İstanbul’a taşındım. Yazları Foça’da, kışları İstanbul’da aylaklık ediyorum. Dünyadaki elliye yakın ülkeyi gezdim ve gezmeye devam ediyorum. Seyahat etmeyi, briç oynamayı, bisiklete binmeyi, dağlarda kamp yapmayı, dostlarla birlikte olmayı severim. İki güzel kızım, yakışıklı bir damadım ve bir de fıstık torunum var.
1990 yılında İzmir Fotoğraf Derneğinin fotoğraf kurslarına katılip o tarihten itibaren fotoğrafla uğraşmaya başlayıp çeşitli yerlerde saydam gösterileri yaptım. 1998 yılında ilk kişisel sergimi açtım. İkinci kişisel sergim olan Yüzlerin Coğrafyası Türkiye, Çin, İspanya, Hindistan, İran, Pakistan, Mısır, Tayland, Nepal, Yunanistan, Romanya ve Amerika’da çektiğim fotoğraflardan hazırlandı. Üçüncü kişisel sergim ise bir seçkiydi. Ayrıca çeşitli karma sergilere katıldım.
2. Fotoğrafa nasıl başladınız, neden seçtiniz fotoğrafla uğraşmayı? Beni mazur gör fotoğrafa çok da erken olmayan bir dönemde başladığını biliyorum bu detayıda bizimle paylaşır mısın?
Fotoğrafa özgeçmişimde yazdığı gibi 1990 yılında başladım. O tarihte kızlarımı büyütmüştüm. Eşimden de ayrılınca kendime ayırabileceğim bol vakti çok sevdiğim fotoğraf çekme işini öğrenmek için İFOD’un kurslarına katılarak değerlendirdim. İFOD’dan başka İzmir Kadın Fotoğrafcılar grubuyla da çalışmalarımız oldu. Bu tarihlerde bazı arkadaşlarım kurgusal fotoğraf çalışmalarına başlamışlardı. Ben bir iki denemeden sonra vaz geçtim. Daha çok belgesel niteliği olan gezi fotoğrafları ile uğraşmanın bana daha fazla keyif verdiğini gördüm.
Yani kırkından sonra saz çalanı teneşir paklar derler ya işte ben tam da o zamanda fotoğrafla ilgilenmeye başladım. Çektiğim fotoğrafları arkadaşlarımın karanlık odalarında siyah-beyaz, renkli, üst üste baskı teknikleri kullanarak çok keyifli saatler geçirerek bastım. Şimdi hayat photohopla çok kolay bir hale geldi ama ben hala onu kullanmayı doğru dürüst beceremiyorum ve bu konuda da Yüksel Hocamda beni affetmesini istiyorum :)
3. Biz Nergiz hocamızı hep bir seyyah yönü ile tanıdık, Seyahat fotoğraflarının ne kadar güzel ve takdir aldığını biliyorum, sence nedir Gezi fotoğrafçılığı?
Gezi fotoğrafçılığı bana göre estetik yanından çok belgesel yanı önemli olan bir dal. Estetik yanı hiç olmayan bir fotoğraf gittiğin yerdeki yaşama dair çok net ve çarpıcı fikir verebilir. Onun için yaptığım gösterilerde estetik fotoğraflardan ziyade oradaki yaşam hakkında fikir verebilecek, gösteri sırasında üzerinde konuşabileceğim fotoğrafları seçmeyi tercih ediyorum. O ülkeyi görmemiş olan, gösteriyi izlemeye gelen arkadaşların o ülke hakkında bir fikir sahibi olmalarına çalışıyorum.
4. Sizi etkileyip fotoğraf makinesini kaldırıp, deklanşöre basmaya iten duygu nedir, bizimle paylaşır mısın? Nasıl mekânlar ne tip objeler, nasıl bir ortam sizi Fotoğraf çekmeye iter?
Sana komik birşey anlatayım. Bence dünyada en güzel gün batımlarından biri Foça’da olur. Ben de gün batımı, dolunayın doğuşunu izlemeyi çok sever, çok keyif alırım. Geçmişte bunların foroğraflarını çekip bizim gruba yolluyordum. En sonunda Cem dayanamadı ve gün batımı fotoğraflarının pek de bir anlamı olmadığını bana yazdı. Ama ben hala gün batımı ve dolunay fotoları çekiyorum. Ama artık kimseye yollamıyorum.
Şaka bir yana ben portre çekmeyi seviyorum. Özellikle etnik kiyafetler, değişik, tipik yüzler çok ilgimi çekiyor. Onun için de zoomu yüksek makineleri tercih ediyorum. Onun dışında gezdiğim yerlerin doğası, mimari özelliği, kültürünü yansıtan fotoğraflar ilgimi çekiyor. Zaten gezilerimi de etnik özellikleri olan ya da onları hala koruyan ülkelere yapmayı tercih ediyorum. Ve bugün savaşların yaşandığı, tarihi eserlerin parçalandığı ülkeri eskiden gezdiğim ve gördüğüm için bir yandan kendimi şanslı hissediyorum bir yandan da içim çok fazla sızlıyor. Gezdiğim ülkerler arasında Yemen, Moğolistan, Hindistan, Guatemala, Nikaragua, Bolivya, Suriye gibi ülkeler benim için diğer ülkelerden daha özel bir yere sahipler.
5. Mart 2015’deki Baraka sayımızda ki “Fotoğrafçılardan Deyişler” yazımızdan da hatırladığım kadarıyla fotoğraf hakkında güzel betimlemeniz vardı, çektiğiniz fotoğraflarınızın arkasında hep bir hikâyeniz var mıdır? Fotoğraf hediye etmek fikri de hoşuma gitti nasıl hediye edersin fotoğraflarını?
Alpercim bu soruyu cevaplamak çok zor, Pek çok fotoğrafın arkasında bir anı ve yaşanmışlık var elbette. Ama hikâye var dersem biraz abartı olabilir. Ama onları çektikten sonra tasniflemek, tembellik etmezsem gösteri haline getirmek, gezdiğim ülkeler üzerine izlenimlerimi yazmak bana keyif veren eylemler.
Ben alışveriş etmesini sevmeyen biri olduğum için hediye almak da benim için çok zordur. Onun için hayatı kendim için kolaylaştırmak adına arkadaşlarıma sevdiğim fotoğraflarımı çerçeveletip hediye olarak götürmeye başladım. Ve gördüm ki onlar da bundan mutlu oldular.
6. Klasik bir soru ile bitirelim Fotoğrafçılığa yeni başlayacaklara önerileriniz nedir?
Şöyle bir yanlış gözlüyorum. Fotoğrafa yeni başlayan arkadaşlar ilk önce en iyi, en pahalı makine nedir diye işe başlıyorlar ve imkânları varsa onu alıyorlar. İmkânları yoksa hatta bazen çok dertlenip vazgeçiyorlar. Benim zamanımda her şeyi mekanik olan Zenith makinalar vardı. En iyi fotoğraf onunla öğrenilir denirdi.
Şimdi teknoloji çok gelişti. Büyük, taşıması zor, ikide bir objektif değiştirmek zorunda olduğun makinalarla başlamak yerine manuel kullanımı olan basit bir makina ile bile fotoğraf çekmeye başlanabilir diye düşünüyorum. Tekniği öğrenip bu işi sevip sevmediğine karar verdikten sonra daha profesyonel makinalara dönülebilir.
Benim gezilerim uzun süreli olduğu için daha küçük makina kullanmayı tercih ediyorum. Şu anda gezilerimde Canon G1X ve zoom’undan dolayı Canon Powershot SX280HS kullanıyorum.