F TİPİ CEZAEVLERİ HEPİMİZİN İNSANLIK ONURUNA VURULAN BİR DARBEDİR.

   F TİPİ CEZAEVLERİ HEPİMİZİN İNSANLIK ONURUNA VURULAN BİR DARBEDİR.

F tipi cezaevlerinin tutuklu/hükümlülere nelere mal olacağını bu devleti tanıyanlar olarak tahmin ettik ve karşı çıktık.. Nitekim bu tahminlerimizde yanılmadığımızı ilk önce 28/12/2000 tarihli Radikal’de Bilal Ertürk adlı vatandaşın açıklamalarından okuduk. Maruz kaldığı aÅŸağılayıcı muameleyi anlattıktan sonra şöyle devam ediyor “İkinci gün artık yalnızlıktan çıldırmak üzereydim. Belki hastaneye götürürler, insan yüzü görürüm diye havalandırmaya açılan pencerenin camıyla vücudumu kesmeyi bile düşündüm. Orada biraz daha kalsaydım kesin intihar ederdim. Orada uzun süre kalanlar için ölüm bir kurtuluÅŸ.”

Daha sonra da kardeÅŸi Selim’i Edirne F tipi cezaevinde ziyarete giden arkadaşım Ali Açan’ın e-mektubunu aldım. O da kardeÅŸini görebilmek için ziyaretçi olarak çektikleri eziyetleri anlattıktan sonra “Selim’in kaburgalarında kırık, saÄŸ omuzunda kurÅŸun var. ”Hayata dönüş operasyonu” sırasında atılan gaz veya sinir bombalarından kalçasına saplanan bir parçayı kendi elleri ile çıkardığını, BayrampaÅŸa’dan nakil olduÄŸundan bu yana hiç bir tıbbi yardım görmediÄŸini, tek kiÅŸilik bir hücrede( oysa Selim tutuklu ve tutukluların hücrelere konulması yasal deÄŸil) beÅŸ gündür ayaÄŸa kalkamadığını, bu süre boyunca ciÄŸerlerinden siyah renkli ifrazat geldiÄŸini, ama artık iyi olduÄŸunu söyledi. KonuÅŸmasından anlayabildiÄŸimiz kadarı ile kaburgaları Edirne’de kırılmış. Çok kötü görünmesine karşın, kendi durumunun oradakilerin çoÄŸundan daha iyi olduÄŸunu söyledi. Bizden ilk istediÄŸi ÅŸey battaniye oldu. Selim’in dolaylı ve dolaysız anlatımlarından tutuklu/hükümlülere gazete ve televizyon yasağı uygulanmakta olduÄŸunu, bu insanların operasyondan bu yana dünya ile tüm iliÅŸkilerinin kesilmiÅŸ olduÄŸunu ve tam anlamı ile bir tecrit ortamında olduklarını kolayca anlayabildik. Operasyon sırası ve sonrasında kendilerine yapılanları protesto için kendisinin de açlık grevine baÅŸladığını söyledi. Edirne’de bulunan tutuklu/hükümlülerin büyük bir çoÄŸunluÄŸunun ya ölüm orucunda, ya da açlık grevinde olduÄŸunu söyledi....... ÖrneÄŸin Selim operasyondan önce açlık grevi/ölüm orucunda deÄŸilken, Edirne’deki görüşmemizde, yapılan baskı, iÅŸkence ve aÅŸağılayıcı davranışları protesto için kendisinin de süresiz açlık grevine baÅŸladığını söyledi. Yapabilecekleri tek protestonun bu olabildiÄŸi, her gün ölmektense ,onurumuzla bir kez ölürüz diyerek, tutuklu ve hükümlülerin çok büyük bir bölümünün açlık grevi/ölüm orucuna baÅŸladıklarını belirtti”

“Hayata Dönüş Operasyonu”nun, geniÅŸleyerek “Ölüme YöneliÅŸ Operasyonu” na dönüşmektedir. Bunun vebalini üzerinde taşıyanlar rahat uyuyabilecekler mi merak ediyorum? İnsan onurunun bu kadar ayaklar altına alınmasına sessiz kalabilir miyiz? Ülkem adına, kendi adıma bu utancı ve acıyı içimde taşırken bu kadar umudumu yitirmiÅŸken yeni yıl için iyi dilekte bulunmak anlamsız geliyor
2002

FotoÄŸraflar


[Fotoğrafı büyültmek için üzerine tıklayın.

1222


YORUMLAR

Bu yazı için henüz yorum yazılmamıştır.




© Ekim 2015, NergizOvacik.com