2024 baharı bana yaradı ama çok yoruldum. Cezayir , Portekiz turundan sonra Özcan Yurdakul arkadaşımın yapacağı Sri Lanka turuna da katılmaya karar verince farkına vardım ki bu kadar sık tura gitmek bana fazla geliyor.) Sri Lanka nerede diyenler olabilir. Hindistan’ın 31 km uzağında güney ucunda 21 milyon kişinin yaşadığı 65 bin m2’lik. 1972 yılından önce adı Portekizlilerden kalan Seylan olan ada.
NEGOMBO
Sri Lanka'nın kuzey ve güneydoğu bölgelerinde tropikal savan , güneybatısındaki dağlık bölgelerde ise tropikal yağmur ormanı ve tropikal muson iklimleri gözlemleniyor. Eski adı Seylan olan Sri Lanka sırayla Portekiz, Danimarka ve İngiltere’ye bağlanıyor. 1948 yılında İngilizlerden bağımsızlığını kazanıyor.
Aralık ve Mart ayları arasında tropikal ve kuzeydoğu muson yağmurlarının etkisi altında kalan iklimi, Haziran ve Ekim ayları arasında da güneybatı muson yağmurlarının etkisi altında kalıyor.
Etnik açıdan ülkenin %74,9'u Sinhala, %11,2'si Sri Lankalı Tamil, %9,2 Sri Lanka Müslümanı, %4,2'si ise Hint Tamilidir. Geriye kalan %0,5 diğer gruplara mensuptur. Dini olarak Budistler toplumun %70,2'sini, Hindular %12,6'sını, Müslümanlar %9,7'sini, Hristiyanlar %7,2'sini, diğerleri ise %1'ini oluşturur. Seylanca %74 konuşur oranıyla ülkedeki baskın dildir, Tamilce ise %18'lik bir azınlıkça konuşulur. Diğer dilleri konuşan oranı %8'dir.[7]
Her dinden olanlar kendi bayramlarını ku
tluyorlar. Müslümanlar 2, Tamiller 3, budistler güneş bayramı ve nevroz, Hristiyanların iki yılbaşı ve Paskalya,Hindular divali ve ışıklar partisi kutlanıyor.
İstanbul’da Sri Lanka’ya birleşik arap emirlikleri üzerinden aktarma ile daha ucuza gidebiliyorsun. Ama THY nın da İstanbul Colombo direkt uçuşları var. Bizim gittiğimiz zamanda aktarma şehrimiz Sharjah’ı sel bastığı için aktarma epey bir gecikti. Sabah erkenden Sri Lanka’nın başşehri Colombo’ya yakın Negombo’ya gittik.
Adanın içinden geçen nehirlerden birinin kenarında sabah balık pazarı ve mezat oluyor. Renk renk kayıklarıyla balıkçıların gelip balıklarını boşalttığı bir balık pazarı var. Çeşit çeşit balıklar, bisiklet ve motorsikletli alışverişçiler, etekli , yalın ayaklı erkekler, alışveriş yapan kadınlar sabahın erken saatinde oradalar.
Negombo kasabasında dolaşıyoruz. Bir tepeye çıkınca aşağıdaki cezaevini görebiliyorsunuz. Cezaevinin kocaman bir spor alanı var ve ellerinden yiyecekler ve paketlerle pek çok ziyaretçi kapıda görüşme için bekliyor. Kasabayı dolaşıyoruz. Zenginler ve fakirleri ayırmak çok kolay. Zengin evleri kalın duvarlar arkasında. Ama sokakta rastladığımız insanlar çok sevecen davranıyorlar. Şehirdeki hıristiyan kiliseler çok şık. Ancak bir kısmı kapalıydı.
Adanın içinden geçen nehirler var. Üzerlerinde yine renk renk kayıkları görebiliyorsunuz.
Sri Lanka’da kaldığımız bütün oteller çok şıktı. Hemen hepsi deniz kenarında olmasına rağmen büyük havuzları vardı. Çünkü deniz çok dalgalı ve girme olanağı pek yoktu. Benim tek itirazım acı yemeklere idi. Çok acı yiyorlardı . Ben genellikle haşlanmış pirinç ,yoğurt ve tatlılarla idare ediyordum. Bizim rakı karşıtlığı orada Arak diye bir içkiydi ki hiç beğenmedim. Bira da sevmediğim için şarap çok pahalı olduğu için -orada üzüm üretilmiyor - seyahat sırasında içkiyi epey azalttım. Bir markette cin buldum . küçük bir şişe aldım sabah kahvaltısında verdikleri meyva suyundan yanıma alıp akşam bir kadeh içiyordum. Rehberimiz otelden çıkarken bir şey almayın gelir sizi uyarırlar dediği için onu da korkarak yapıyordum.)))
Sri Lanka’nın çok güzel bir doğası var. Yollar genellikle yüksek ağaçlarla tünel gibi idi. Filler, timsahlar , kaplanlar vb. hayvanların yaşadığı rahatça dolaşabildiği ormanlık doğal parklar var. Orada üstü açık ciplerle geziyorsunuz. İleride ciplerin toplandığını görürseniz anlıyorsunuz ki orada özel bir havyan var.
Hava çok sıcak ve nemliydi. Bir otelde pencereyi açık bıraktığımız için tavandan su akmaya başladı. Pencerede açık bırakmayın diye yazıyordu. Ben de çok az açtım. Tavandan su yağmaya başlayınca çok panikledik. Ne olduğunu anlamadık. Otel görevlisini çağırdık. Adam tavanı ve yerleri sildi pencereyi de kapayınca problem çözüldü.
Nüfusun büyük bir çoğunluğu Budist olduğu için en çok onlara ait tapınakları gezdik. İlk gittiğimiz Dambulla Tapınağının bir kısmı dağın kenarındaydı. yan yana odalarda çok değişik duvara kazılmış Buda heykelleri vardı. Burası bir dağın tepesi olduğu için epey bir yokuş inip çıkıyorsunuz. Aşağıda ise çok büyük ve güzel tapınağın ana binası vardı.
Sri Langa’da yirmiden fazla doğal park var. Filler hepsinde var. Diğerlerin de çeşitli havyanlar var. Mesela Yala’da ciplerle gidilen Yala Milli parkında leoparlar, filler ,timsahlar, geyikler,maymunlar,ayılar ve pek çok kuş cinsi var.Dambula şehrine yakın inanılmaz bir yer olan Sigiriya kalesi var. Burada ortada aslan şeklinde 180 m yüksekliğinde büyük bir kaya kralın sarayı imiş. Sarayın dört tarafında da değişik gruplara ait yerleşim yerleri varmış. Kral Kashyapa kardeşini atlatıp Sigiriya’yı kuruyor ve 477-495 yılları arasında burayı başşehir yapıyor. Sarayın kapısına büyük bir aslan heykeli yaptırıyor. Kralın ölümünden sonra bu saray terkediliyor ve 14. Yy la kadar Buda manastırı olarak kullanılıyor. Bugün Sigiriya Unesco Dünya Miras listesinde. Sarayın çevresinde su bahçelerinde nilüferler var. Aslanlı kapıdan 180 m yukarı merdivenler saray çıkıyorsunuz. İnanılmaz güzel bir manzara var.
Ertesi tuktuklara binerek Hiriwadunna yakınındaki bir gölde teknelerle geziyor ve daha sonra kıyıdaki Hindistan cevizi ağaçlarının altında bulanan bir kamp yerine gidiyoruz. Hindistan cevizi ağaçları inanılmaz yüksek .Üzerlerinden kocaman meyvaları toplamak için çok uzun sopalar kullanılıyor. Hindistan cevizlerini ağaçtan aldıktan sonra kesilip yeniliyor.
Kandy’ye giderken yol üzerinde Matele’ kasabasında baharat bahçesine uğruyoruz. Büyük ağaçların arasında bir yer. Zaten Sri Lanka da ağaçlar çok büyük yolarda tünel gibi gökyüzünü bile kapattıkları oluyor. Bir çalışan bize baharatlardan yapılan doğal ve koruyucu ilaçlar tanıtıyor. Oradan sonra mücevher yapılan bir yere gidiyoruz. Bize taşların nasıl çıkarılıp mücevher haline getirildiğini anlatıyorlar. Tabi sonra da alışveriş yapmak isteyenlere çok çeşit pırlanta takı gösteriliyor.
Kandy ülkenin 2. Büyük şehri. 400 bin kişi yaşıyor. Büyük bir gölün etrafında kurulu. Merkezde büyük bir Budist tapınak var. Giriş ücretli. Girişte çiçek demetleri satan satıcılardan alınan çiçekleri Budaya sunan kalabalık bir grupla tapınağa giriyoruz. İçeride inanılmaz bir kalabalık. İtiş kakış tapınağı geziyor çeşitli yerlerdeki heykelleri görüyoruz. Bahçede de geniş bir mekanda beyaz kıyafetli budistler dua ediyorlar . Serbest zamanda şehirde dolaşıyorum. Ufak tefek ihtiyaçlarımı alıyorum. Otelimiz gölün karşı tarafında . Şehrin içi de çok güzel.
Akşam oraya ait ilginç bir dans gösterisi izliyoruz. Dansçılar inanılmaz kıyafetler ve numaralarla dans yapıyorlar
Ertesi gün eskiden beri çalışan bir trenle Nanuoya’ya oradan çay bahçelerinin olduğu Nuwaraeliya ‘ya gidiyoruz. Meşhur Seylan çayının nasıl yapıldığını izliyoruz. Burası çok turistik bir yer. Ona göre fiyatlara biraz pahalı. Yan tarafta da bir satış yeri var. Orası yerliler için daha ucuz satış yapıyormuş. Bu şehrin havası çok değişik ve güzel.
Önce kızlar evlendiriliyor.rehberimizin 3 kızkardeşi varmış. Ancak 30 yaşında evlenebiliyor.
idam cezası tecavüz ve katiller için başkan imzasıyla gerekiyor .
Kız öğrenciler beyaz forma giyiyor hemen hemen hepsi uzun saçlı. Erkekler ise lacivert şort beyaz gömlek giyiyorlar.
Ülkenin eğitim düzeyi çok yüksek. Gençlerde yüzde 96'ya varıyor. 3. dünya ülkelerinde pek görülmeyen bir oran.
Çok sayıda fil var. Etlerini ve dişlerini kullanıyorlar. Filler 22 ay hamile. Genelde milli parklarda ailecek dolaşıyorlar. Anne baba önde çocuklar arkada. Milli parkların etrafına hafif elektrik telleri koyarak hayvanların yola çıkmasına mani oluyorlar.
Tarçın ve sandal ağaçları yaygın. Tarçın ağacı kabukları ayıklanıyor sonra ahşap çekiçle dövülüp güneşte kurutuluyor yaprak ve kabukların kurutup kulak arkasına yayılıyor
Sandal ağacını devlet koruyor . çok özel yağ çıkarılıyor. 80 sene sonra kesince tekrar büyüyor ortası buharda tutulup dövülüyor B vitamini bu ağaçta bulunuyor ekzamaya iyi geliyor.
Gezi sırasında bir akşam, bir öğlen yemeğimizi yerli halkın evlerinde yedik.evin bir kısmı yemek odası olarak organize edilmişti
Ertesi gün Yala milli parkının olduğu Yala şehrine geçiyoruz. Yolda Nine kemerli köprüsünü görüyoruz. Oradaki yerlilerle ahbap olup fotoğraflar çektiriyoruz. Biraz daha ileride Rawana şelalesine görüyor ve ciplerle Yala Milli parkına geçiyoruz. Burası adanın en büyük ve güzle milli parkı. Leoparlar, filler, timsahlar, geyikler, maymunlar , ayılar vb hayvanlar var. Cipler bir hayvanı görünce orada duruyor diğerleri de hemen onu takip ediyor.
Son günümüzde ülkenin başkenti olan Colombo’ya gidiyoruz. 5.6 milyon nüfuslu çok büyük, çok şık bir şehir. Öğlen yemeğimizi orada bir Müslümanlara ait bir lokantada yiyoruz. Çatal bıçak kullanmıyorlar yemekleri elleri ile yiyorlar. Colombo idari olarak değil ticari olarak ülkenin en büyük şehri. Şehirde bulunan Jami Ul-Alfar 1800 yılında inşa edilmiş Kırmız beyaz boyayla dekore edilmiş kalabalık daracık bir sokakta çok büyük bir cami. İçine girince daha da çok etkileniyorsunuz. Çatıdan görünen manzara da olağanüstü.
Oradan şehre yakın bir kale içinde olan Galle isimli yerleşim yerine gidiyoruz. Gerek manzarası gerek içindeki yapılar, saat kulesi ,deniz feneri, kilisesi, hastanesi, kuyumcu dükkanlar otelleri gibi orayı daha ilginç kılıyor.Tarihi MÖ 1505'e kadar gidiyor. 1640 da hollandalılar Portekizlilerden şehri alıyorlar ,1796 da İngilizler Hollandılardan alıyorlar. Sri Lanka 1948 de bağımsızlığını kazanıncaya kadar İngiliz
yönetiminde kalıyor. 1988 de beri de UNESCO Dünya miras listesinde.